Hicri yeni yıl başladı
Hicri yeni yıl başladı
Gündem
Dünya
Ekonomi
Sayfa Kaynağı: https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/hicri-yeni-yil-basladi/1946524
Hicrî takvim
Hicrî takvim
Çıkış yapmış editörler için sayfalar daha fazla bilgi
Gezinti
Katılım
Sayfa Kaynağı: https://tr.wikipedia.org/wiki/Hicr%C3%AE_takvim
Hicri Takvim Nasıl Ortaya Çıktı?
Hicri Takvim Nasıl Ortaya Çıktı?
Hz. Peygamber ve Müslümanların Medine’ye hicretiyle dünya tarihinde yeni bir sayfa açıldı. Dünya tarihinin akışını değiştirecek olan İslâm, hicretle artık kendine bir sığınak, bir yurt buldu. Medine, dünya tarihinin gidişatını etkileyecek bir merkez haline geldi. Hicret, İslâm takviminin başlangıcına adını verdi.
Takvim, mutlak zamanı algılama ve belli bir plâna göre değerlendirme isteğinin bir ifadesidir. Takvimler, tarihî süreç içinde incelendiğinde, Batı’da Mayalardan, Doğu’da Mısırlılara kadar bütün kavimlerde zaman ölçüsü olarak güneş ve ay gibi gök cisimlerinin düzenli ve periyodik hareketlerinin esas alınarak hazırlandığı anlaşılır. Böylece pek çok faydası yanında -Kur’ân-ı Kerîm’de de beyan edildiği gibi- güneş ve aydan vakitleri bilme ve hesaplama konusunda da faydalanılmıştır. Gök cisimlerinin düzenli ve periyodik hareketlerini esas alan takvimler üçe ayrılabilir:
1- Güneş takvimi: Bu takvimi ilk olarak Mısırlıların kullandığı kabul edilmektedir.
Sayfa Kaynağı: https://hicritakvim.org/tr/haber-detay/hicr%C3%AE-takvim-nasil-ortaya-cikti-1064
İSLAM MEDENİYETİNDE TAKVİMLER
İSLAM MEDENİYETİNDE TAKVİMLER
Müslümanların ibadet vakitlerinin Güneş’in konumuna ve Ay’ın evrelerine göre belirlenmesi sebebiyle, ilim adamları Ay ve Güneş hareketlerini ilgi ile takip etmişlerdir. Bu husustaki araştırma ve çalışmalar zamanla Müslümanları vakit hesaplamalarında ileri bir seviyeye getirecek ve astronomide öncü bir rol oynamalarını sağlayacaktı…
İslâm dini zamanın değerlendirilmesinde, pratik olarak günün planlanmasına önem verir. Bu gaye ile vaktin en iyi şekilde değerlendirilebilmesi için Müslümanların günlük, haftalık ve yıllık ibadetleri belirli bir intizam altına alınmış ve bu şekilde kişinin hayatının en verimli şekilde geçirilmesi hedeflenmiştir. Yapılacak işler ve günlük meşguliyetler, ibadetlerle bölünen hayatın içine belirli bir düzene göre serpiştirilmiştir. İbadetlerin zamanları yani vakitleri güneşin bulunduğu yere göre veya ayın evrelerine göre belirlenmiştir. Mesela; güneşin batışından sonra akşam namazının vakti girer, Şaban ayının dolunayında (15. gecede) Beraat kandili olur, Ramazan ayının hilalinin görülmesiyle farz oruç başlar. Bu sebeple erken dönemlerden itibaren Müslüman ilim adamları ve idarecileri Ay’ın ve Güneş’in hareketlerini takip etmeye başlamışlardır. Zamanla bu ilgi Müslümanların vaktin düzenlenmesinde hayli ileri bir seviyeye gelmelerine, dolayısıyla astronomide öncü bir rol oynamalarına sebep olmuştur.
İbadetlere Göre Takvimler
Sayfa Kaynağı: https://hicritakvim.org/tr/haber-detay/islam-medeniyetinde-takvimler-26
HİCRİ TAKVİM
HİCRİ TAKVİM
Hz. Peygamber (s.a.s)’in Mekke’den Medine’ye hicretini tarih başlangıcı olarak alan takvim. Hicrî Kamerî takvime İslâm takvimi de denir. Ayın yörüngesi üzerinde dönüşüne göre düzenlendiği için kamerî (ay) veya hicrî adı verilmiştir. Ay yani kamerî takvimi ilk olarak Bâbillilerin kullandığı bilinmektedir.Müşrikler İslâm’dan önce Kusay b. Kilâb’a verdikleri önemden dolayı Onun ölümünü tarih başlangıcı olarak kabul etmişlerdir. Ancak Fil olayından sonra tarih başlangıcı olarak bu olay kabul edilmeye başlanmıştır (Tarihu’l-Yakubî, II,17). Taberî’de geçen, Peygamberimiz (s.a.s)’in Medine’ye hicretiyle tarih kullandığı şeklindeki bilgilerin ne derece sıhhatli olduğu bilinmemekle beraber, bunun kesinlik kazandığı dönem Hz. Ömer (r.a) döneminde kabul edilen hicrî takvimle başlamıştır (Taberî, Tarihu’l Umem ve’l Mûlük, II,253. Buhârî, et-Târihu’l-Kebîr,I,10).Medine’de İslam devletinin kurulmasından Hz. Ömer (r.a.) devrine kadar müslümanlar bazı önemli olayları tarih başlangıcı kabul edip buna göre zamanlarını tayin etmekteydiler. Meselâ; Fil olayı, ficâr savaşı, zelzele yılı, veda haccı yılı ve bazı önemli zatların ölümü gibi olaylar tarih başlangıcı olarak kabul edilmekteydi. Ancak bu, zaman zaman karışık bir durum arzediyordu. Hz. Ömer (r.a) bu karışıklığı gidermek amacıyla konuyu diğer sahabelerle istişare etti. Bu sırada meydana gelen olay bunun gerekliliğini bir kat daha arttırdı. Yemen Valisi Ya’la b. Ümeyye Hz. Ömer (r.a)’a gün, ay ve yılı belli olmayan bir mektup gönderir. Aynı şekilde yılı belli olmayan vadesi Şaban ayı, diye kaydedilen bir senet Basra Valisi Ebû Musa el-Eşarî’ye getirilir. Sözkonusu senette geçen şaban kelimesinin, bu yıla mı, geçen yıla mı, yoksa gelecek yıla mı ait olduğu meselesi kesin olarak anlaşılmayınca bu tarih ve sened ihtilafa sebeb oldu ve konunun önemini ortaya çıkardı. Sahabiler meseleyi görüşerek tarih başlangıcı konusunda İran, Yunan vb. gibi ülkelerin takvimlerini benimseme tekliflerini ileri sürdüler. Ancak bu teklifler kabul görmeyince Hz. Ali (r.a) takvimin hicretin başlangıç olması gerektiğini ileri sürdü. Onun bu görüşü derhal benimsendi. Hz. Peygamber (s.a.s), rebiülevvel ayında hicret etmişti. Ancak kamerî yıl muharrem ayı ile başladığından tarih iki ay sekiz gün geri alınıp Hicrî takvimin başlangıcı 23 Temmuz 622 olarak tesbit edildi.Milâdî ve Rûmî tarihler gibi on iki ay esasına dayanan hicrî yıl muharrem ayı ile başlar ve zilhicce ile sona erer. Hicrî (kamerî) aylar şunlardır: Muharrem, safer, rebiülevvel, rebiülâhir, cemâzielevvel, cemâzielâhir, recep, şaban, ramazan, şevvâl, zilkade, zilhicce.Yazışmalar ve iktisâdî sahalarda rahatlıkla kullanılan bu takvime karşılık milâdî takvimde, ziraata ait vergilerin toplanmasında yardımcı olmuştur. İslâm takvimi, müslümanlara mâl olmuş bir takvimdir ve hatta okuma-yazması olmayan bir kimsenin bile kullanabileceği bir vasıtadır. Bu takvimin hesaplarını yapmak, ramazanın ne zaman başlayacağım bilmek, ne zaman namaz kılınacağını belirlemek için ince astronomi bilgilerine gerek yoktur. Ayın 29. günü güneşin battığı taraftaki gök ufkuna dikkatle bakılır, şayet yeni ayın o incecik hafi batı ufku üzerinde görünmüşse, ay doğmuş ve takvime göre ertesi ayın ilk günü başlamış olur: Hilâlin bu görüntüsü 5-6 dakika sürer ve sonra kaybolur. Şayet bir görüntü tesbit edilememişse ay otuz gün sürecektir bu kesindir, yani ertesi akşam ufukta kesinlikle hilâl görülür. Şayet 29. günü göğün bulutlu olması sözkonusu ise o ayın 30 gün süren bir ay olduğu kabul edilir (Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, çev, S. Tuğ, II, 857)- Ayrıca hilâlin hareketleri de kesin olarak belli değildir. Bazen ay bütün hareketlerini 29 günde, bazen 30 günde tamamlar.Hicrî takvim hicreti esas alır. Günümüzde kullanılan milâdî takvim ise Hz. İsa’nın doğumunu ‘tarih başlangıcı olarak esas almaktadır.Hicrî yahut kamerî yılı, milâdî yıla çevirmek için şöyle bir formül kullanılmaktadır: Hicrî yıl sayısını 33’e bölüp çıkan sayıya 622 eklenir ve milâdî yıl bulunur. Milâdi yıl = (hicrî yıl x 32/33) + 622 formülü ile bulunur. Mesela: 1000 yılının % 3’ü 30 eder, geriye 970 kalır. Bu sayıya 622 eklenince karşılığı olarak milâdî 1592 yılı bulunur. Milâdî yılın hicrî yıl karşılığını bulmak için de şu formül kullanılır: Hicri yıl = (milâdî yıl-622) x 33/32, meselâ; (1453-622) x 33/32 = 857Hicrî ve rûmî takvim uzun müddet müslümanlarca kullanılmış 26 Aralık 1925 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır. Hz. Ömer (r.a)’ın tesis ettiği hicrî takvim batılılaşma sürecinin bir devamı olan inkılapların, İslâm hukukunu yürürlükten kaldırması sonucu, bu hukukun bir parçası olan hicrî takvim de kaldırılarak müslümanların İslâm dünyası ile olan bağları koparıldı. “Ey iman edenler, Yahudilerin ve Hıristiyanların dinlerini kendinize dost (ve hâkim) edinmeyin. Onlar ancak birbirlerinin dostudurlar. İçinizden kim onları dost ve danışılacak makam edinirse, o da ondandır. Şüphesiz Allah o zalimler gürûhunu başarıya ulaştırmaz (el-Mâide, 5/51).Naci YENGİN
Sayfa Kaynağı: https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/hicri-takvim
Takvim.com®
Takvim.com®
Hicri Takvim Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretini başlangıç kabul eden ve ayın dünya çevresinde dolanımını esas alan bir takvim sistemidir. Hicri Takvim; Hicri Şemsi ve Hicri Kameri Takvim olmak üzere ikiye ayrılır:
Hz. Muhammed, safer ayının 27.günü Hz. Ebubekir ile birlikte Medine’ye hicret etmek üzere Mekke’den ayrılmış, 4 gece Sevr Mağarası’nda kalmış. 1 Rebiülevvel Pazartesi günü Sevr Mağarasından Medine’ye doğru yola çıkmışlardır. 8 Rebiülevvel / 20 Eylül 622 Pazartesi günü Kuba Köyü’ne gelmiş, burada Kuba Mescidi’ni inşa etmiş ve 12 Rebiülevvel Cuma günü Medine’ye doğru hareket etmişlerdir.
1- Hz. Muhammed’in Kuba’ya geliş günü olan 20 Eylül 622 tarihini, Hicri sene başlangıcı olarak kabul eden ve dünyanın güneş etrafındaki dolanımını esas alan takvim sistemine Hicri Şemsi Takvim denilmektedir.
2 -İslamiyet’ten önce, her önemli olay tarih başlangıcı olarak kabul edilirmiş. En son Fil Vakası da takvim başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Bu uygulamada seneler, her önemli olaya göre sayılarak geldiğinden birçok karışıklıklara sebep oluyordu. Hz. Ömer zamanında Hicret’in 17. yılında alınan bir kararla Hicret’in olduğu sene Hicri Takvim’in 1. yılı ve o yılın muharrem ayı da Hicri Kameri Takvim’in yılbaşısı kabul edilmek suretiyle, o yıl 1 Muharrem’in rastladığı 16 Temmuz 622 tarihi de Hicri Kameri Takvim’in başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Biz bunu Hicri Kameri Takvim değil, Hicri Takvim olarak bilmekteyiz.
Hicri Kameri Takvim’de aylar; muharrem, safer, rebiülevvel, rebiülahir, cemaziyelevvel, cemaziyelahir, recep, şaban, ramazan, şevval, zilkade ve zilhicce şeklinde sıralanırlar.
Hicri takvimlerde de, miladi takvimlerde olduğu gibi artık yıllar mevcuttur. 30 yılda yaklaşık 11 günlük bir gerileme yapmaktadırlar. Bu gerilemeyi düzeltmek için 30 yıllık dönemlerin 2, 5, 7, 10, 13, 15, 18, 21, 24, 26 ve 29 yılları 355 gün, diğer yıllar ise 354 gündür.
Ay, dünya etrafında 12 defa döndüğü zaman bir kameri sene olur ve 354.367 gündür (354 gün 8 saat 48 dakika 34.68 saniyedir). Dünya, güneş etrafında 1 defa döndüğü zaman da bir miladi sene olur ve 365.2422 gündür.
Hicri yıl miladi yıldan ( 365.2422 – 354.367 =) 10.8752 gün daha kısa olduğundan aylar bazen 29. bazen de 30 gün çekmektedir.
Günümüzde uluslararası takvim olarak kullanılan Miladi Takvim’in aslı Roma Takvimi’ne dayanmaktadır. Bu takvim sistemi de günümüze gelinceye kadar iyileştirilerek birkaç dönemden geçmiştir.
* Başlangıçta bir yılda; 4’ü 31 gün ve 6’sı da 30 gün olmak üzere 10 ay ve 304 günü olan bir takvim kullanılmaya başlanmıştır.
* M.Ö.VII. Yüzyılda Roma İmparatorluğu’nda Numa Pompilius zamanında ayın dünyanın etrafında dolanımını esas alan ve yeni ayın doğuşu ile beraber başlayan 12 aylık ve 354 günlük ay takvimine geçilmiştir. Bu takvim sistemi ile mevsimler arasındaki uyumsuzluğu gidermek için iki yılda bir 22 şubat ile 23 şubatın arasına, 22 (artık yıllarda 23) günlük mercedonius adıyla 13. yeni bir ay eklemişlerdir. Bir yıl ortalama 365, artık yıllarda ise 366 gün oluyordu.
Mevsimler arasında uyum sağlamak için de 33 ve 34 günlük iki ay, kasım ve aralık aylarının arasına eklenmiştir. Daha önce şubatın 22 sinden sonra eklenen 22 (23) günlük mercedonius ayıyla beraber bir yıl 455 (artık yıllarda 456) güne çıkarılmış, Bu nedenle M.Ö. 46 yılına “karışık yıl” denilmiştir. Bu karışık yıldan sonra ilk baharın başlangıcı 25 mart olarak tespit edildi ve yılın başlangıcı da 1 marttan 1 ocak gününe alınmıştır.
* Roma Kralı Julius Sezar; İskenderiyeli astronom Sosigenes’in tavsiyelerine uyarak M.Ö.45 yılında; dünyanın güneş etrafında dolanımını esas alan 365.25 günlük takvim sistemini uygun görmüş ve 4’e bölünebilen artık yıllar 366, diğerleri ise 365 günden oluşan normal yıl, ocak ayı da yılbaşı olarak kabul edilmiştir. Yıl 12 ay olacak, ay süreleri ocaktan başlayarak 31, 28 (29),31,30,31,30,31,31,30,31,30 ve 31 gün alınacaktır. Julius Sezar adına ithafen de Jülyen Takvimi denilmiştir.
Julius Sezar’ın öldürülmesinden sonra, takvimde yaptığı ıslahat sekteye uğramış, bu düzenlemeleri yapan Pontifeksler 4 yılda bir artık yıl yerine, 3 yılda bir artık yıl uygulamaya başlamışlardır. Böylelikle 36 yılda 9 yerine 12 artık yıl eklenmiş oluyordu. M.Ö. VIII. yılda Augustus bu kaymayı düzeltmek için 12 yıl süreyle artık yılın uygulamasını durdurmuş, M.S. 5. yıldan itibaren Jülyen Takvim Reformu düzenli olarak uygulamaya konulmuştur. Bu tarihten önceki 50 yıla da “yanlış Jülyen yılları” denilmiştir.
* Bir yıl 365.2422 gün olduğu halde, Jülyen Takviminde bir yıl 365.25 gün olarak alındığından, Jülyen yılından 0.0078 gün daha kısa olduğundan ve 400 yılda 3 gün geri kaldığından dolayı mevsimler arasında meydana gelen uyumsuzluğu gidermek amacıyla M.S. 1582 yılında Papa XIII. Gregoris, Jülyen Takvimi’nde reform yapılmasını emretti. Yapılan reform neticesinde alınan kararlar:
1 – M.S. 325 yılında toplanan İznik Konili’nde 1582 yılına kadar 1257 yıl içerisinde Jülyen Takvimi yaklaşık 10 gün geri kaldığından, 4 ekim gününü takip eden gün 5 ekim değil, 15 ekim olarak uygulanması.
2 – Son iki rakamı “00” ile biten yıllardan 400’e tam olarak bölünebilen yılların (1600, 2000 gibi) artık yıl olarak, 1700, 1800 ve 1900 gibi son iki rakamı “00” ile biten ancak 400’e tam olarak bölünemeyen yılların da normal yıl olarak kabul edilmesi.
Açıklama: Sonu “00” ile bitmeyen ve 4’e kalansız bölünebilen tüm yıllar artık yıldır. Sonu “00” ile biten yıllar (yani yüzüncü yıllar) ise ve eğer 400’e bölünebiliyorlarsa onlar da artık yıldır. Örneğin; 1700 – 1800 – 1900 yılları artık yıl değilken, 2000 yılı artık yıldır.
3 – Hz. İsa’nın doğum gününün tarih başlangıcı olarak alınması.
Gregoryen Takvimi’ne göre bir yılın ortalama süresi 365.2425 gündür. Bir dönencel yıl ise 365.2422 gündür. Aradaki 0.0003 gün 1582’den beri biriken hataların sonucu olarak 4317 yılda 1 gün fazla olacaktır.
Gregoryen takvimindeki; mart, mayıs ve ağustos ay adları Roma, şubat, nisan, haziran, temmuz ve eylül ay adları Süryani, ekim, kasım, aralık ve ocak ay adları ise Türkçe kökenlidir.
Sayfa Kaynağı: https://www.takvim.com/takvim_donusum.php
TAKVİM
TAKVİM
Sözlükte “doğrultmak, düzeltmek; değerini belirlemek” anlamlarına gelen takvîm kelimesi terim olarak “bir olayın belli bir başlangıca göre akıp giden zaman içerisindeki yerini, boyutlarını verme” ve “bunu veren belge” demektir. Söz konusu boyutlar yıl, ay, gün sayısı ve gün adı şeklinde belirlenmiştir. Kur’an’da bir yerde geçen kelime (et-Tîn 95/4) insanın yaratılırken en güzel biçimde düzenlendiğini ifade eder. Takvimler dört sınıfta incelenir.
A) Güneş Takvimleri (Şemsî Takvimler). Dünyanın güneşin etrafında gerçekleştirdiği bir tam dolanımla bağlantılı kılınır. Dört mevsimin toplam süresi olan ve adına yıl (güneş yılı, dönence yılı, mevsimler yılı) denilen bu dolanıma göre ortaya konulan güneş takvimleri, mevsimlerin sürelerinin ölçümle (ilkbahar ve sonbahar ılınımı, yaz ve kış gün dönümü ölçümleri) belirlenmesine dayandırılarak yapılandırılır. Belgeye dayalı ilk güneş ölçümü milâttan önce 432 yılında Atinalı Meton ve Euktemon tarafından, bir yaz gün dönümü ölçümü olarak, eski Mısır takvimine göre 21 Barmehat sabahı (27 Haziran) yapıldı. İkinci ölçüm, Sisamlı Aristarkhos tarafından milâttan önce 280’de yine bir yaz gün dönümü ölçümü olarak İskender’in ölümünün 44. yılına rastlayan birinci Kallippos dönüşümünün 50. yılında 28 Bermûde günü gerçekleştirildi (Ptolemy’s Almagest, s. 138). Bu ölçümler, iki ölçüm arasındaki gün-saat farkını geçen yılların sayısına bölerek güneş yılı süresini belirliyor ve bir güneş takvimi oluşturulabileceği anlamına geliyordu.
Mısır’da III. Ptolemaios’un (m.ö. 246-221) 9. yılında
152 güneş yılı = 152 eski Mısır yılı + 37 gün
152 güneş yılı = (152 × 365) + 37 gün = 55.517 gün
1 güneş yılı = 365,243421 gün
Sayfa Kaynağı: https://islamansiklopedisi.org.tr/takvim