bir kimsenin öğrendiği doğru bilgileri anlamına ve amacına uygun olarak kullanması nedir
bir kimsenin öğrendiği doğru bilgileri anlamına ve amacına uygun olarak kullanması nedir
bir kimsenin öğrendiği doğru bilgileri anlamına ve amacına uygun olarak kullanması nedir bilgi90’dan bulabilirsiniz
Yazı kaynağı : dogm.eba.gov.tr
Sayfa Kaynağı: https://bilgi90.com/post/bir-kimsenin-%C3%B6%C4%9Frendi%C4%9Fi-do%C4%9Fru-bilgileri.p125660
bir kimsenin öğrendiği doğru bilgileri anlamına ve amacına uygun olarak kullanması
bir kimsenin öğrendiği doğru bilgileri anlamına ve amacına uygun olarak kullanması
bir kimsenin öğrendiği doğru bilgileri anlamına ve amacına uygun olarak kullanması Ne90’dan bulabilirsiniz
Yazı kaynağı : dogm.eba.gov.tr
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.
Sayfa Kaynağı: https://ne90.com/post/bir-kimsenin-%C3%B6%C4%9Frendi%C4%9Fi-do%C4%9Fru-bilgileri.p54389
İSLÂM
İSLÂM
I. GİRİŞ
Kur’ân-ı Kerîm’de İslâm kelimesi sekiz yerde geçmekte, ayrıca çok sayıda âyette aynı kökten fiil ve isimler bulunmaktadır (bk. M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “slm” md.). Fiil halinde geçtiğinde daha çok “Allah’a yönelmek” (meselâ bk. el-Bakara 2/112; Lokmân 31/22), “O’na teslim olmak” (el-Bakara 2/131; el-Mü’min 40/66), “tevhid inancına sahip bulunmak” (el-Enbiyâ 21/108), “Allah’a teslimiyetin gereğini yapmak” (ez-Zümer 39/54) mânalarında kullanılmıştır. Kur’an’da İslâm, Allah katındaki hak dinin karşılığı ve özel adı olarak belirlenmiş, ondan başka hiçbir dinin Allah tarafından kabul edilmeyeceği vurgulanmıştır (Âl-i İmrân 3/19, 85). Ayrıca müslümanlara din olarak İslâm’ın uygun görülmesi, hidayete erme yönünde Allah’ın yardım ve desteğinin en üst düzeyi şeklinde nitelendirilmiştir (el-Mâide 5/3). Gerçek ve dosdoğru din anlamındaki “dîn-i kayyim, sırât-ı müstakîm” gibi Kur’ânî terkipler, İslâm’a tekabül eden aslî dini tanıtma amacını taşırken Hz. İbrâhim için “hanîf” ve “müslim” vasıflarının yan yana ve eş anlamlı kullanılması da (Âl-i İmrân 3/67) İslâm’ın saf tevhid inancının ve hak dinin devamı olduğunu göstermektedir.
Hadis kaynaklarında özellikle “îmân” bölümlerinde İslâm kelimesini ihtiva eden çok sayıda rivayet bulunmaktadır. Allah katında dinin İslâm olduğunu vurgulayan (Tirmizî, “Menâḳıb”, 32) ve bunu “kolaylaştırılmış Hanîflik” şeklinde açıklayan (Müsned, I, 236; Buhârî, “Îmân”, 29) hadisler ilgili âyetlerle bütünlük arzetmektedir. Âyet ve hadislerde İslâm kavramı ile hanîf ve fıtrat kavramları arasında bir anlam ilişkisi kurulduğu görülmektedir (meselâ bk. er-Rûm 30/30; Buhârî, “Cenâʾiz”, 79, 80, 93; Müslim, “Ḳader”, 22-25). İslâm âlimleri tarafından genellikle kabul edildiğine göre fıtrat “Allah’ın insan tabiatına bahşettiği yaratıcısını tanıma eğilimi, hakkı benimseme yatkınlığı”, Hanîflik de “Allah’ın başlangıçtan itibaren insanlığa bildirdiği, insan tabiatına en uygun olan tevhid dini, Allah tarafından vazedilen aslî din” anlamındadır. Hz. İbrâhim’in yahudi veya hıristiyan değil hanîf-müslim olduğunu belirten âyetle (Âl-i İmrân 3/67) Allah katında dinin hanîf-Müslümanlık (Tirmizî, “Menâḳıb”, 32) olduğunu vurgulayan hadisten de Hanîflik’le İslâm’ın eş anlamlı kabul edildiği anlaşılmaktadır. Hadislerde ayrıca müslümanın nitelikleriyle itikadî, amelî ve ahlâkî alanda yerine getirilmesi gereken dinî vecîbeler üzerinde durulmuş, İslâm’ı tarif eden meşhur Cibrîl hadisinde bu vecîbelerden kalpteki imanı ızhar ettikten başka dört temel ibadet zikredilmiştir (Buhârî, “Îmân”, 37; Müslim, “Îmân”, 1-7; İslâm’la ilgili diğer hadisler için bk. Wensinck, el-Muʿcem, “slm” md.).
Sayfa Kaynağı: https://islamansiklopedisi.org.tr/islam